hicbisey icin yazilir bu blog. burada iseniz ve okuyosaniz yapacak daha iyi biseyleriniz olduguna samimiyetle inaniyorum. gidin ugrasmayin bosuna zaman oldurursunuz burada.
hah gene de burada iseniz aha da diyeceklerim.
kendim hakkinda yasadigim hayat hakkinda atip tutacagim burada, bazen gunluk alakasiz islere dalicam bazen de oyle genellemelerle ugrasicam :P tabi ki bunlari yapmicam kafam ne istiyosa onu yazicam. (tam entel kitap yorumlari gibi oldu, bu arada hemen google'a girdim ve "yazar bazen bazense" kelimelerini yazip arattim hemen bi ornegini buldum. ntv'nin haftanin kitaplari bolumunde - Haftanın kitapları - Kasım 2005/3 altinda yazanlar: “Her karakter yazardan akma bir damlayla doğuyor bence. Bu damla bazen yazarın aşklarından, bazen ihtiraslarından, bazen kıskançlıklarından, bazense korkularından sızıyor. Sonra ne oluyorsa oluyor, o damla büyüyor işte. Büyüdükçe güzelleşiyor, şekli değişiyor damlanın. Yazardan ayrı olarak varlığını ilan ediyor.” [Mehmet Erkan] ardindan da yaziyi yazan editor sunlari ekliyor: Kahramanlarına ve anlattığı olaylara hep bir sorgulama içerisinden bakan yazar; bakışlarını daha çok kurgu-gerçek, köy-kent, okullu-alaylı çatışmalarına çeviriyor ve karakterlerinin iç ve dış dünyaları arasındaki uyumsuzluğu öne çıkarıyor.) heh he cok severim boyle yazilari. cok komikler be. ne derinlemesine analiz yapiyosun ki. birak guzel kitap de okusun millet. herkes senin istedigin kismiyla mi bakacak su kitaba. en sevmedigim seylerden birisi de bir kitap okumadan once ya da filme gitmeden once o filmin ya da kitabin konusunu ogrenmek ve yorumlarini duymak. isin keyfini kacirdigina inanirim. ha cok zamanim olmaz ise de sadece zevkine guvendigim arkadaslarima sorarim gidilir mi gidilmez mi diye, evet hayir alirim cevap olarak, bi de yonetmen ve oyunculara bakarim. bu arada hatirladim bak simdi ankarada her persembe avrupa filmlerine giderdim. bir film gormustum ki harbiden guzeldi.
Filmin adi "la lengua de las mariposas" idi ki bu da kelebeklerin dili demekmis. oneririm. bir sahneyi gercekten cok sevmistim. bir ailenin küçük çocuğunun prens lakaplı cırcır böceğinin üzerine işemesi ile ilgili idi sahne. gayet enteresan ve guzeldi. José Luis Cuerda filmi idi. 1999 yapimi. siddetle oneririm.
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment